Müthiş, sınırsız, tam yetkili bir özgürlük… Ben buna kısaca “Hayal” diyorum. Herkesin hayali ya da hayalleri vardır. Herkesin yarattığı başka bir dünyası vardır. O dünyada şeyi yapabilir, kim isterseniz olabilirsiniz. Kimseler size karışamaz, güç sizdedir. Sonuçta bu sizin hayaliniz. Kuralları siz belirlersiniz.
Kimi zaman çok uçuk olur bu hayaller, kimi zaman mantıklı. Bazen sadece hayal olarak olduğu yerde kalırlar, bazen de küçük de olsa bir adım atarız. Belki gülebilirler bu küçük adıma ama unutmamalı, milyonlarca kilometrelik bir yolun atılan ilk adımla başladığını.
Hepimzin sayısız hayalleri oldu ve bir çoğumuz bu hayallerini unuttu. Bazıları ise o ilk adımdan sonra vazgeçtiler, daha yola yeni çıkmış ve belki de daha ilk durağa bile gelmemişken.
Müzik oldum olası benim için bir tutku olmuştur. Dolayısı ile gitarım da öyle… İlk gitarımı aldığım günü unutamam. İlk defa hayallerimi avucumda tutuşumu… Günlerce gecelerce uğraşmıştım, çalışmıştım. Fena sayılmayacak derecede de çalıyordum.
Peki sonra ne olmuştu? Okul bitti, sonra askerlik, sonra iş derken, hayat başladı. Gerçekten de acımasızdı hayat, darbeyi ilk olarak hayallere indirdi. İlk önce onları uzaklaştırdı, dedi ki bana : “artık böyle şeylerle vakit kaybetmek yok!” Hayallerimin bana vakit kaybı olduğunu vurgulamaya başladı hayat ve ben de onu dinledim içimdeki hafif toplum baskısı kaygısıyla. Çünkü artık büyümüştüm böyle şeylerle uğraşamazdım.
Aradan belli bir zaman geçti ve ben şimdi şöyle bir baktığımda hayallerimin odamı süslemekte olan bir bibloya dönüştüğünü görüyorum. Arada sırada elimi atıp bir şeyler çalmak istesem de eski tutkuyu, heyecanı bulamıyorum. Ve koyuyorum “biblo”yu yerine, nazikçe.
Demek istediğim şey hayallerimiz biz istediğimiz müddetçe varlar. Onları bırakmak demek mutluluğu bırakmak demek. Hayaliniz ne olursa olsun bir kere yapıştıysanız yakasına bırakmayın. “Hayal” deyip geçmeyin. Çünkü “Hayal”in üzerine doğru atacağınız minicik bir çizgi onu “Hayat” yapar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder